Amerika Birleşik Devletleri

Son dönemde Clinton'un resmi açıklaması ile "halk için de startı verilen"İnsan Genomu Projesi" ile geleceğe yatırım yapan ülkedir.

- Amerikalılar "rüyasını görebiliyorsam yapabilirim" mantığı ile hareket etmektedirler. Yönetim açısından en büyük avantajları think tank (düşünce tankı) takımlarında geliştirdikleri fikirleri tv ve sinema kanalları ile toplumlarına çok iyi empoze etmeleri ve tüm üretim faktörlerini (sermaye, emek, teknoloji, toprak v.s.) hedefleri doğrultusunda harekete geçirmeleridir.
Kısaca mantık: Toplumun önüne bir hedef koy ve herkesi bu hedefe yönlendir.

Amerika'nın hedefi: Uzay
- Amerikanın 1960'lardaki hayali (Jules Verne'in bilinen babası olduğu) "aya seyahat" idi. Başkan Kennedy bunu açıkladı ve tüm ülke bunun için seferber oldu. Gittiler. Şimdi uzaydan diğer ülkeleri vurabilecek seviyedeler.
Peki bu nasıl oldu? Başkan açıklamasını yaptıktan sonra, o dönemin tüm sinema filmleri, dizileri uzay, uzaylılar, uzayda hayat konuları ile ilgiliydi. Ta ki Mars'a kadar gidip açıkçası "şu anki teknoloji ile uzayda bir bok olmadığını" görene kadar "uzay" hep bir numara oldu. Günümüzde gene önemini yitirmemekle birlikte ikinci sıraya düşmüştür.

Amerika'nın yeni hedefi: Evrim
Clinton açıkladı: "Hedefimiz insan genomu projesi". Amerika'da şu an tüm toplum evrim konusu ile ilgili sürekli bir bilgi bombardımanı altında. Medya, filmler, tv dizileri hep bu konuya yönelik.
Şu an Amerika'da yetişen çocuklar evrimin insanlar tarafından yönlendirilebileceğine inanıyorlar. Hepsi ileride bir gün uçabileceklerine, mevcut halden daha dayanıklı ve güçlü olabileceklerine ya da değişim geçirebileceklerine inanmış durumdalar. Dikkat ederseniz son dönem sinema filmleri ve amerikan menşeili diziler toplumu buna hazırlamaktadır.
(örnekler:
4400: Gelecekteki insanlarca kaçırılıp evrim geçiren insanlar.
Heroes: Durduk yere evrim geçiren insanlar.
Battlestar Gallactica: Evrim geçiren robotlar insan olmaya çalışıyorlar.
Lost: Bunda da evrim var şerefsizim. Çünkü Kate insan olamaz.)

Sonuç:

Biz Şehrazat'larla, Nihat Doğan-Seda Sayan aşkı ile Tayyip incileri ile Cem Uzan'ın vaatleri ile Maskeli Beşler Irak gibi iğrenç filmlerle beynimizi doldururken ve bir hedefimiz yokken adamları her zamaki gibi maalesef izleyeceğiz ve göreceğiz. Sonra da "Japon yapmış şerefsizim" diyip televizyona alık alık bakacağız.

Hiç yorum yok: